Benim canım fedakar annem baktı bizden iş çıkmaz geçtiğimiz bahar bize küçük bir bahçe yaptı. Çilek, marul, nane, roka, soğan, domates ve salatalık tamamen annem tarafından özenle ekildi. Hiç kullanmadığımız bir alan resmen bir sebze bahçesine döndü. Bu çalışmalar sırasında annem kolunu sakatladı. Bize hiçbir şey çaktırmamaya çalışarak Konya'ya geri döndü. Ve aylarca sorun yaşadı. Biz hepimiz sevinç yumağı olduk tabi, ertesi gün unutacağımız planlar yapmaya başladık. Bahçıvan sulama işiyle uğraşırdı tabi ama ben hergün domateslerin dibini kazacaktım, hergün taze otlarla salatalar yapacaktım. Bahçeyi genişletecektim. Neredeydi bizim maydanozumuz falan falan....
Sonuç olarak yazın ortasındayız ve bahçe olayı tam bir hüsran oldu. Ben marketten aldıklarımla salata yaparken mutfağın penceresinden rokaların, marulların yabani otların arasında kaybolmalarını seyrettim. 5-6 çilek yemeyi becerdik. Bütün çilekler kurudu. Ama bu kadar ilgisizliğe dayananlar da vardı. Dün balkona bir çıktık, günlerdir yüzüne bakmayıp kurumaya bıraktığımız domatesler kocaman ve kıpkırmızı bize bakıyor. Pek bir keyiflendik ve tabi vicdan azabı çektik. Doğru düzgün baksaydık ne güzel olacaktı, zavallı annem boşu boşuna sakatlanmış olmayacaktı.
Uygulanmayacak planlar arasına bu "sebze bahçemizi diriltme planı"nı da koyduk.
Ne zeytinyağı ne limon isteyen son derece lezzetli domateslerimizi mideye indirdik