31 Mayıs 2008 Cumartesi

SUPPORT GAY EQUALİTY


İyi de güzel kardeşim siz bilmiyor musunuz "bu ülkede herşey ortalama olacak"?? Vasatlıklar diyarı. Bak etrafında herkes nasılsa sen de öyle ol. (Kimse bu herkes?) Mutlu huzurlu yaşa. Mahkemelerimizi de oyalama. Hem zaten sivrisinek, eşcinsellik geni falan falan. Bilimimiz sağolsun bi taraflarından bişeyler uydurup duruyor. Kapa dernekleri, temizle genleri, olmadı salla bikaç tanesini Taksim meydanında bak bir daha yapıyorlar mı?

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Ama ağacımız çok güzeldi yaaaa:(

Bu sabah kapı ziliyle uyandım. Bir haftadır sadece meyve yemekten hafif kurumuş olduğum için büyük zorluklarla kendimi yataktan ayırdım. Kapıda Ahmet "the bad guy" efendi, "Özlem hanım kirazları kuşlar yiyor, toplamak lazım" diyor. "Yaa Ahmet abi ama onlar çok güzel" gibi bişeyler mırıldandım. Üzüldüm bayaa. Üzüntümle "bırak ya ilk hasadımız bu doğaya armağan olsun" ya da "ben toplarım çıt çıt, kendimden de geçerim" diyemedim. Verdim eline bir kap, gitti hoyrat elleriyle kıymetlimiz kirazlarımızı topladı. Yiyemiyorum içim almıyor. Ölmüşler gibi sanki.

Bu hafta kiraz da kiraz diye kafayı bozmuş bulunuyorum. "Görmemişin ufacık bir kiraz ağacı olmuş tutmuş blogunun adını kiraz ağacı olarak değiştirmiş" gibi durumlardayım nerdeyse. Bu kadar yaygaramın tümü de işte bu kadarcık kiraz:) Hepsi bu...

26 Mayıs 2008 Pazartesi

Yalnız ve güzel ülkem Türkiye'ye... Hakediyormuş gibi...

Ben malesef Nuri Bilge Ceylan'dan anlamıyorum. Biz üniversitedeyken Kasaba çıktığında yıkılmıştı ortalık. Ben yine o koroya katılamamıştım. Zaten iki tane filmini seyrettim. Bir daha da seyredesim gelmedi. Ama gurur benim gururum. Yaşarım, kimse de birşey diyemez:)

beni bu havalar mahvetti... 2. bölüm

Öncelik kirazların tabi ki de... Bu aralar beni en çok mutlu eden şey bu görüntü oldu. Ben çocukluğumda bol bol ağaca çıkmış (çok düşmezdim ama temkinli sıpaydım), dalından meyve yemiş, çamurdan tencere yapmış şanslı bir tiptim. Ama ilk defa gün gün bir kirazın renk değiştirmesini gördüm. Çok acayip bişey hakikaten.






Erikler başka bi hikaye, hala olmadılar. Kocaman olacaklar diye tahmin ediyorum. Galiba şu yumruk gibi mor eriklerden.










Böğürtlen gibi birşey olduğunu tahmin ettiğimiz şey tahminlerimizi kuvvetlendiriyor:)







Ve her mevsim güzel zeytinlerimizin zarif çiçekleri...








Tüm bu güzelliklerle beraber ben sürekli bahçemizin bakımsızlığından şikayet eden bir tipim. Ama alın size bakımsızlığın güzelliği. Hangi komşumuzun bahçesinde var böyle özgür ruh bir papatya:)

17 Mayıs 2008 Cumartesi

Paratoner

Bu aralar "laikiz biz laikiz biz" diyenlere ters birşey söylemek tamamiyle yasak biliyorum. Ama ben nedense hiç durmadan yanlış anlaşılarak cengaver cengaver konuşup duruyorum. Kapa çeneni otur yerine "Tayyip'in de allah belasını versin" de rahat et. Huzura er di mi? Ama yok zırvalamaya devam...

Hani bir söylem vardır. "Kadınlığını doyasıya yaşamak", "Eşcinselliğini doyasıya yaşamak" falan falan... Kadınlık mesela sadece çiftleşmek değildir, 50000 şey barındırır içinde. Ama "kadınlığını doyasıya yaşayan kadın" tanımı böyle tuhaf birşey içerir. Sanki sürekli her istediği adamla sevişen kadın gibi... Benim bu kaç kişi olduklarına karar verememiş arkadaşları biraz böyle tanımlayasım geliyor.

Laikliğini doyasıya yaşayanlar...

Bir yazının 2 dakikada edite ihtiyacı olur mu yahu:

Yazımı okuyan ilk kişinin yorumu: "laikler sürekli sevişirler mi" gibi birşey oldu:) Ben alıştım artık. Bu sürekli olan birşey. Ben yanlış anlaşılıyorum. Yazmamam lazım belki de...

Hayır sevgili okur!! Ben laikler sürekli sevişirler demedim:) Ben dedim ki; vasat beyinlerin kadınlıktan anladığı görece daha sığ şeyleri gözümüze sokan bir kadın tipini anımsatır "kadınlığını doyasıya yaşayan kadın" tanımlaması.

Ben demek istedim ki "biz kaç kişiyiz" ahalisinin "laikiz laikiz" diye gözümüze soktuğu şeyler mi laiklik?? Mesela türban bu ülkede tamamen yasaklansa başı açık algısı kapalı, okuduğunu anlamayan milyonlarca kadın vatandaşlık bilinciyle hayata karışacaklar mı?

11 Mayıs 2008 Pazar

Thanks

Teşekkürler...

Anneanneme, dünyanın en iyi annesini doğurduğun için, dünyanın en enteresan kadını olduğun için, herşeye üzüldüğün için:), kimseye eyvallahın olmadığı için, seni anlayabilecek kadar yaşadığın için...

Tuğçeme, abime ve Aslı'ma çok iyi baktığın için, çok iyi bir arkadaş olduğun için, örnek alınacak bir anne olduğun için (izlemedeyim senden çok şey öğreniyorum), anneme benden daha iyi bir kız olduğun için, halalığı bana yaşattığın için (çok manyak birşey gerçekten), tabi ki Aslı'mızı doğurduğun için...

Babaanneme, dünyanın en sevgi dolu babasını doğurduğun için, bana bu burnu ve tombul yanakları verdiğin için (senin suçun biliyorum), melekler hep yanında olsun...

Canım anneme, beni ben yaptığın için, ben olmam için beni hep desteklediğin için, kardeşlerim için, sevgin için, bize her koşulda katlandığın için, merhametin için, sıcaklığın için, bize verdiğin milyonlarca şey için, sen olduğun için, var olduğum için...

Sana ne kadar teşekkür etsem az biliyorum... Anneler günün kutlu olsun melek annem...

Hepinizi çok seviyorum...

Yakında aranıza katılacağım merak etmeyin... Acele yok..

Wonder Woman

"Benim annem, güzel annem, dünyanın en iyisi annem"i bir kenara bırakırsak; benim annem ben çocukken dünyanın en hayat dolu kadınıydı. Kuşa, böceğe heyecanla bakan, şarkılar söyleyen, 8 aylık hamileyken kaydıraktan falan kayan bir kadındı. Farklı bir tipti. Kuzenlerim en çok annemi severdi akraba tayfasından. Çocuklarla çocuk olurdu benim canım annem. Gözleri ışıl ışıl parlardı gülerken.

Hayat kolay değil. Herşey değişiyor. Ben değişime her zaman inanırım. Değişim iyidir. Ama insan ayıklamak istiyor bazen. Değişelim gelişelim ama bazı şeyleri saklı tutalım istiyor. Olmuyor her zaman.

Canım annem şimdi 50'li yaşlarında.. Daha güçlü belki, onun yapamayacağı şey yok bu hayatta. İnsanlara faydalı (sadece yakınlarına değil). Yine güzel bir çiçek gördüğünde çığlık çığlığa. Ama eskiden olduğu gibi çiçeklerle dolu değil evi. Zamanı yok. Yine gözleri ışıl ışıl gülerken ama yorgun. Yine sevgi dolu herkese ama kırgın.

Benim annem süper annem.. İnsan olmak yetmiyor yetmiyor zaten superman superman olmak lazım bazen...

10 Mayıs 2008 Cumartesi

Hayallerin kadar varsın bu zalim dünyada...

Küçük burjuvalar otururlar rahat koltuklarına, büyük ekran televizyonlarının karşısına. Akşam akşam binlerce insan gibi dizilerini seyrederler. Kafalarında saçma salak ufak tefek bi dolu problemleri vardır. Kahve mi içsek, çay mı? Hadi kociş dizim başlıyor, değiştir kanalı. Her Cuma 22.20 Hatırla Sevgili. Karışır tabi küçük kafaları. "Nasıl olur ya, nasıl olur ya?" Ertesi güne unutulmak üzere allak bullak olunur.



Geç yine bilgisayarın başına. Açsana ya şu "Terzi Fikri"yi.. Nasıldı onun sözleri? Terzi Fikri öyle bir elbise dikti ki Fatsa'ya!!



Terzi Fikri öyle bir giysi dikti ki Fatsa’ya

O Gürcü öyle bir gürledi ki arkadaşlarıyla

Noktalar, noktalı virgüller, askeri operasyonlar

Kimseler çıkaramaz Fatsa’nın sırtından!

Emek hakkının sımsıcak çıplaklığını.

8 Mayıs 2008 Perşembe

Ev hali...

Şu anda psikolojimizi bozmak için elimizden geleni yapıyoruz. Yanyana oturduk kocişle, o çalışıyor. Ben allahın belası kelimatör oynuyorum. Utku 140000 puan yapmış. Ben nasıl onu geçemem diye ağlıyorum. Yan odada "Esra Erol'la İzdivaç":) Beynimizi karıştırıyor. Emin amcayı kimselere vermeyiz. Emin amca kendince kızına söyleyebileceği en güzel şeyi söylüyor. "Anamın adı ağzımın tadı." Ama biz anlamayız öyle şeylerden, sinirlerimiz de bozulmuş zaten. Nerede olduğumuzu şaşırmışız. Kociş yorumu: "Kızımın adı ananın amı" Hay allahım ya!!