16 Temmuz 2007 Pazartesi

Pembe Nüfus Cüzdanı

Cumartesi akşam üstü Antalya Havaalanı'nda North Shield'de oturdum, uçağımın saatinin gelmesini bekliyordum. Yanımdan son derece göz alan bir pembe, son derece göz alan bir yeşil birşey geçti. Aslında hoşuma gitti. Pembe etekli, yeşil şallı, poposuna kadar uzun simsiyah saçlı, iri yarı güzel bir kadındı yanımdan geçen. Karşıdan gelen iki sevimli "aaaaaaaaaaaaaaa Bülent hanım ne kadar güzelsiniz" diya cırlamasaydı anlamamıştım Bülent Ersoy olduğunu. Gerizekalı olduğumdan değil tabi arkadan gördüm pembe nüfus cüzdanlı divayı.


Değer yargılarını alt üst eden bir şahsiyet. Bizimki gibi bir ülkede böyle bir saygınlığı nasıl elde ettiği çok uzun uzun tartışılmalı sanki. Ama öyle bir kabukla çevrili ki... Neyse ya nasıl ikiyüzlü olduğumuz bize hatırlatması için diyorum ki "Allah Bülent Ersoy'u başımızdan eksik etmesin".

Patlican Patlican

Eveeeeeet...... Masstival'e gidildi. Görüldü. Eğlenildi. 1 köfte, 2 sucuk, 3 ayran, tonlarca bira içildi. Hepsi ertesi gün İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesinin tuvaletini boyladı. Ne salak insansın Masstival hakkında anlatacağın bu mu diyebilirsiniz. Ama hala midemde yanma var. Çok olumlu davranamıyorum.


Sonuçta gittik yattık işte.





Tori Amos çok seksiydi. Kociş ve Tolgiş öyle düşünmese de bence acayipti. Lauryn Hill'e biraz kıl kaptık. Çok sarhoştuk galiba:) Keyiflendik de keyiflendik işte. Yeri geldi bir birayı paylaştık:)






Malesef ParkOrman'dan çıktığımızda ağzımızdaki şarkı "Patlican patlican pat pat pat pat patlican patlican kom tere" oldu. Bu şarkıyı bu kadar sık çalmalarını kocama verdikleri t-shirtle affettirmiş olabilirler. Canım çok sevdi t-shirtü. İşte böyle geçti gitti güzel mi güzel bir hafta.

Arkadaşlarımızla nice festivallere nice güzel günlere....






"Bir Tatlı Huzur Almaya Geldim" veya "Ver Elini Alanya"

Bir haftadır bilgisayar görmeden yaşıyorum. Aslında gördüm. Alanya'da ailemin yanına gittik. Kocişmonti "3 gün tatil yapacağım ama onu da çalışmaya çalışarak zehir edeceğim" düsturu ile 2. gün balkonda açtı laptopu bir süre baktı ve kapattı. 0 5 dakika boyunca biz de bilgisayar teknolojisi ile hasret giderdik. Bir de sevgili kardeşimin odasından gelen "erkek arkadaşımdan ayrıldım, kendimi daha fazla üzmek için ne yapabilirim?" türünden müziklerin onun laptopından çıktığı bilgisiyle yaşadık ama aktif olarak bir bilgisayarla muhatap olmadım derken ha bir de şey vardı diyeceğim diye korktum. Sonuç olarak teknolojiden uzak kafa dinledik gibi romantik şeyler söylemek istedim ama mümkün mü? Sarmışlar her tarafımızı. İnternetsiz tuvalete gidemiyoruz. Ama gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki bir haftadır kesinlikle tv seyretmedim. Güzel ve Dahi mi ne başlamış. Böyle saçma programlardan kendimi alamayan bir insan olarak ona bile meraklanmadım yani. Tatil. Her zaman tatil demek huzur demek değildir. Ama Alanya'da 1 haftadır huzur ve aile saadetiyle yoğrulduk. Aile saaddetinin fotoğrafı (aslında yarısı) böyle birşey işte.


Bu fotoğrafa anne, anneanne, abi, koca falan ekle işte süpersonik saaddet. Birlik beraberlik iyi geldi herkese. Evde 50 değişik sebepten ötürü bir negatif enerji gezse de sürekli; beraberken çok mutluyduk. Şıp şıp yüzüldü (gerçi çocuk havuzunda daha çok vakit geçirdik galiba, yeğen aşkı işte), bol bol mamalar yendi. Doğumgünü kutlamaları yapıldı. 11 Temmuz benim doğumgünümdü. Abim Konya'ya geri döneceği için 2 kutlama yapıldı. 2 pasta, bol miktarda mum. Yaşlılık fena 28'i doldurmak zor. Ama bu doğumgünü hakkında çok yorum yapmak istemiyorum. Ne yapalım gençlik gidiyor işte. Gidebilir ama hala yapılabilir bir dolu eğlenceli şey var. Hala Masstival'e gidilebiliyor.