19 Temmuz 2008 Cumartesi

Gırgır'a dayanamıyorum. Bir zamanlar Gırgır 500.000 satarmış, hey gidi heymiş, zaten herşeyin tıkırında olduğu ülkelerde mizah yapılamazmış, muhalifmiş, Oğuz Aral efsaneymiş, mizah dergilerini 1000 kişi alsa 50.000 kişi okurmuş, mış, muş... Evet, mizah dergilerini hepimiz çok seviyoruz. Ama artık benim bünye almıyor, özellikle Gırgır'ı hiç almıyor. Tuvalette falan denk gelirsem "Yiğit Özgür, Ersin Karabulut, Uğur Gürsoy"a dayanamam o kadar. Pis bir ilişkim kaldı yani mizah dergileriyle. Derken kendimi bi tuhaf hissettim ama Deli vardı ya diyesim geldi, Limon vardı, efsane Leman vardı. Ne güzeldi aslında. Incık cıncık okurdum. Neyse işte artık okuyamıyorum. Derken de yine çelişik ifadeler kullanarak şunu da söylemek isterim: Kimdi hatırlamıyorum. Gırgır tayfasından biri geçenlerde fokların öldürülmesini gözümüz yaşlı seyrederken tavukları koyunları düşünüyor muyuz acıba gibilerinden bişeyler çiziktirmiş. Düşünenler var tabi ki de, düşünmeyenler çoğunlukta olabilir. Düşünmeyenlerin çoğunun da zaten foklar da umurunda değil. Arkadaşımız "dikkatimizi çekmesi, içimize dokunması için illa sevimli bir suratı mı olması gerekir"e dikkat çekmeye çalışıyor. Ki bence inekler foklardan daha sevimli... Bence bu ayrım o kadar da keskin değil. Umursayan zaten umursuyor...
Ayrım keskin değil dedim ama böyle bir ayrım yok demedim. Şekilci ayrımı her şekilde yapıyoruz. Güzel bir kızın başına kötü birşey geldiği zaman haberlerde daha çok yer alıyor, biz daha bir farklı üzülüyoruz. Evet hepimiz Castro ve Che arasındaki farkı biliyoruz ama Castro Che kadar yakışıklı olsaydı onun da dünya t-shirt piyasasında bir yeri olmaz mıydı? Bu arada içeriden Berhan Şimşek'in sevimli olmaya çalışan Deniz Gezmişlemesinin sesi geliyor. Bizim az gelişmiş Che'mizi niye bu gerizekalı oynamış ki? Bu da Ergenekon'un işi olmasın?? Deniz Gezmiş'i halkın gözünde küçük düşürmek için Reis Çelik'i tehdit edip Berhan Şimşek'i oynatması için zorlamışlardır belki onu...