28 Kasım 2008 Cuma

iiii pok yolu..

Bugün film festivalinin ilk günüydü. Sabah mutlu mutlu sinemaya gittim, biletimi aldım. Ortalık in cin ama sorun değil. Kahvemi aldım, 11.30'da salondayım. Film başlamak üzere değil mi, değil!! 5 dakika falan gecikmeden sonra dışarıda bi gürültüler oldu. Birileri geldi, ellerinde birtakım aletler falan. Biri bişey diyor, biri bağırıyor, biri elinde bir kutu biryerlere koşuyor. Hanım kızımız gelip, teknik bir arıza dolayısıyla 5 dakika gecikeceğiz diyor. Oldu 10 dakika.
Akıllının teki elinde bir kutuyla salona girip acil çıkışa koşuyor. Noldu?? Yangın mı var filmleri mi kurtarıyorsun, olay ne?? Arkasından biri bağırıyor nereye gidiyorsun oğlum, bu tarafa.. Her hallerinden belli ki, bu salonu ilk defa görüyorlar. Filmin başlama saati 11.30, adamlar 11.35'te sıfır hazırlıkla salona anca geliyorlar. Teknik arıza falan yok. Resmen hazırlıklarına filmin başlama saatinde başlıyorlar. Başka bir akıllı geliyor. Alt yazıları verecek projeksiyon kılıklı bir alet var elinde.
"Abi bunu nereye koyacağız ya??" Çüşş..
"Masa gibi birşey getirsen." "İçeride bir dolap kapağı var. Onu koltuğun üzerine koyalım, aleti onun üzerine koyalım." Çüşş iki..
"Abi bunu yükseltmemiz lazım." "Altına mısır kutusu koyalım." Çüşş üç..
Oldu 15 dakika.
Seyirciler çok sabırlı kimsenin gıkı çıkmıyor. Uğraş didin. Perdede bir bilgisayar masaüstü ve uçuşan altyazılar. 11.45 elimizde bu var. Bi 5 dakikacık daha, ölmezsiniz ya.. Panik halinde insanlar. Biri geliyor, biri gidiyor. Seyirciler mırıldanmaya başlıyor. 5 dakika daha, 5 dakika daha..
Ve bomba.. "Çok üzgünüz, yanlış film gelmiş. İsterseniz kısa filmler gösterebiliriz." İnsanlar, ben de dahil, hakikaten çok sabırlıydı. Kısa filmlere de razıydık aslında. Bir zavallı hangi filmler deme gafletinde bulundu. Tamam kısa filmler için hangi filmler demek de çok manalı değil ama, birşey söyle be adam. Ulusal kısa film yarışması filmleri de, uluslararası de, yarışma dışı filmler de, birşey de!! Arkadaş "bir takım kısa filmler var, izlemek ister misiniz" diyebildi. Oha ama ya..
Sonuç tam bir hayal kırıklığı, rezillik, amatörlük, beceriksizlik, umursamazlık..
Salonda aptal aptal 45 dakika oturduktan sonra, sinir krizi halinde çıktım sinemadan. Son günlerde beni en çok heyecanlandıran şey elimde patladı. Bütün hevesim kaçtı. Bursa'ya olan nefretim arttı. Bursa'nın çok şehirperver, "küçük İstanbul'uz yav" sanrısındaki insanlarına "yok yaa!!" deyip huzurdan ayrılmak istiyorum zira çok sinirliyim.