5 Aralık 2009 Cumartesi

Mekan bir ilköğretim okulu. Biz yıllar önce bagajında seçim afişleri taşıyan, seçim günlerini bayrama çeviren annem ve babamın ya da oylarıyla birşeyleri değiştirebileceğine inanan insanların heyecanından çoooook uzak duygularla oy kullanmak üzere sıramızı bekliyoruz. Oy kullanıcaz işte, çok beklemeyiz inşallah, pazar gününü heba etmeyelim de.. Derdimiz bu. Saat kaçta içki alabiliriz falan diye düşünürken "seçme ve seçilme hakkını birçok batılı ülkeden önce elde eden" bir ablamız oyunu kullanmak üzere kabinimsi şeye geçti. Seçme ve seçilme hakkı hem de birçok batılı ülkeden önce... Özgürüz ya.
Ama bu ülkede demokrasiden daha fazla oturmuş düzenler düzenekler organizmalar var. Abla saf saf zarflara bakarken kafayı uzatmış bir koca var. Ve bir "teeeeyyyytt!!" var. Güler misin ağlar mısın? Adam resmen "teeeyyyyt" diye bağırdı, görevliden izin aldı, kadını dirseğiyle itti ve seçtirme hakkını kullanarak vatandaşlık görevinden daha önemli olduğunu düşündüğü karılık görevinin yerine getirilmesine yardımcı oldu. Kutsal bir vazife ifa edildi, hepimiz rahatladık. Şimdi anlıyoruz ki amcam karısının tercihini beğenmiyor. Olaya müdahale etme gereği duyuyor. Ama asıl acıklı olan tercih falan olmaması. Yani kadının kocasından farklı bir tercihi olsa da adam buna izin vermese yine bir umut var demektir. Ama görülen o ki kadıncağız sadece yanlışlık yapıyor.
Dün mutluyduk gururluyduk. Kadın olarak seçme ve seçilme hakkımızı birçok batılı ülkeden önce elde etmiştik. Etmiş miydik??