29 Aralık 2010 Çarşamba

Dün gece annanelerin göreceği cinsten bir rüya gördüm. 10 tane ortalama akıllı teyzeye anlatsam hepsi de aynı şeyleri söylerdi. Ama bana iyi geldi. Gece sıçrayarak uyandım. Kendi kendime anlattım unutmayım diye. Çok uzaklardan biri "seni hep sevicem" dedi "her zaman yanındayım" dedi "ben iyiyim" dedi. Ben Yusufcan'a sarılıp hüngür hüngür ağladım. Dünyanın en yakışıklı adamı herkese bi selam çakıp kaçtı..

7 Aralık 2010 Salı

İnsanın canı istemez mi astronot olmak? Sonuçta astronot olmak demek yerçekimsiz bir alette kola içmeye çalışırken kameralara gülümsemek değil mi? Herkes ister. Ya da ne biliyim oyuncu olmak. Oyuncuların çektiği tek zorluk dizilerden kazandıkları o kadar parayı nerelerine sokacaklarına karar verememeleri değil midir? Ben hep yönetmen olmak istemişimdir. Otur havalı yönetmen koltuğuna gel de , git de, bak de, stopsa stoptur yani. Oh ne güzel hayat. Dünyadaki bütüüüüün şarkıcıların manitaları kapıda sıralı. Futbolcu desen hepten kebap. Hadi hiçbiri olmadı gir bi kurumsala bütün gün solitaire oyna di mi? Hayat ne kadar kolay aslında. İş güç falan dediğin gül gülistan. Ama nasıl olduysa nereden çıktıysa bi yerde benim kafama sokmuşlar "bırak kızım bunları otur kocanla mis gibi fingir fingir yaşa" fikrini. Hiç de fena fikir değil aslında. Ama görüyorum ki sevgili tanrımızın planları farklıymış. O benim sudan çıkmış balığın hissiyatını paylaşmamı istemiş.

Dear God; hayatım boyunca hiç balık avlamadım ama çok balık yedim. Bunun cezasını mı çekiyorum şu anda? Sudan çıkmış balığın kaderi ölmek mi?

Dear Friends; bu balıklıktan koyunluğa terfi etme telaşına artık girmiş bulunuyorum. Tam giremesem de aslında itiliyorum. Ağzı yüzü düzgün öneri ve yardım taleplerinizi sabırla dinlemeye çalışacağım.. Zor olacak ama s.ke s.ke..