21 Haziran 2007 Perşembe

My Best Friend's Wedding

Süper süper süper bir haftasonu geçirdik. En önemlisi İstanbul'daydık. Aslında belki de en önemlisi bu değil. En önemlisi bizim İstanbul'dayken hissettiklerimiz. Yani İstanbul+biz. İstanbul'da milyonlarca kişi haftasonu geçirdi. Ama bizim gibi değil. Çünkü İstanbul bizim en yakın arkadaşımız.

İstanbul'u çok sevdiğim çok açık. Sevgili kocişmon da çok seviyor. "Yok abi İstanbul'da yaşanmaz"ları yemiyorum. Hastası işte. "Gençleştiğimi hissediyorum" deyip durdu.

Peki nasıl bu kadar mutlu olunur??? Aydınlanmak isteyen ruhlara tavsiyelerimi anlatıyorum hemen. Öncelikle çok aşık olun. Çok isterseniz evlenin. (olmasa da olur) Çok sevdiğiniz bi adam varsa feribotta yenen pizza ve su böreği Cuma akşamı için ideal menüdür bence. Sevdiğiniz adamın omzuna yatıp Yiğit Özgür okumaktan daha eğlenceli bir haftasonu aperatifi düşünemiyorum. Mudanya-İstanbul arası 75 dakika. (İDO ya sevgiler) Al sana muhteşem haftasonu hediyesi. İlk defa İstanbul'a bu kadar kolay gitmişim. Daha ne?? (Ama çok soğuktu. Klima abanması yaşadık. Popomuz dondu.) İstanbul'a gidilir Taksim'e uçulur. Aranması gereken insanlar belli. 30 dakika toplanmak için çok bile. Geç saatlere kadar içilir. Gülünür. Ertesi gün hatırlanmayacak bir milyon şey konuşulur. Yeni insanlarla tanışılır. Hayat ne güzeldir.

Cumartesi çok içmekten kaynaklı geç kalkma yaşandı. Beşiktaş'ta avarelik yapıldı. Cumartesi gecesi için düşündüğüm en iyi plan olmasa da bir arkadaşımızın düğününe gidildi. Düğünleri hiç sevmem. Şimdi bakıyorum da kendime hayret ediyorum onca tantanayı (hem de başrolde) nasıl yaşamışım... Zorlama zorlama zorlama gelir düğünler bana. Her türlüsü davul zurna olsun, kır olsun, Çırağan'da olsun, nefesli üçlü olsun, yemekte bilmem ne bilmem ne olsun, paraşütle atlarken olsun, hepsi zorlama... En güzeli bence düğün falan olmasın. Ama gitmek gerekiyor işte. Gittik. Düğün hakkında başka birşey söylemek gelmiyor içimden. Düğünden sonra gidip yattık mı ??? Hayır!!!! Canım canım pek bir kraliçe arkadaşım Ekşi Limon denen garip bir yerde sahne almakta. Koş koş oraya gittik. Benim arkadaşım en güzeli. Benim arkadaşım en yeteneklisi. Sanki küçük kızım anaokulda ilk müsameresine çıkmış gibi tuhaf duygularla ve tabi ki bol bol eğlenerek süper bir gece geçirdik. Fundamentalist olduk. Artık bilemeyeceğim saat kaçtı gün yavaş yavaş ağarıyordu. Sokaklarda süper keyifli yürüyorduk kocişmonla yatağa doğru.

Peki soruyorum size!!!!! Biz zevkinde keyfinde sefahat düşkünü alkolikler miyiz??? Hayır hayırlı evlatlarız biz. Pazar günü ailecek Kız kulesinde babalar günü kutlamamızı da yaptık nefis oldu. Levrekleri yuttuk. Biralara uzaktan baktık dediysem de bir tanesini zor içtik demek istedim. Üsküdar'ın ağzına tükürmüşler. Başımız ağrıdı. Neyse efenim hayır dualarımızı alıp yollara çıktık yine. Lanet olası IKEA'ya.

Haftasonumuzun tek kötü yanı ikea'ydı. Ne zamandır İkea'ya gideceğim, şezlong alıp keyif yapacağım diye hayaller kuran ben çok fena bir hayal kırıklığıyla kendime geldim. Ikea'da bahçe mobilyası diye birşey yok. Pek fena oldum. Zor atlattım.

Sonra da efendim tuttum kocamın elinden evimize döndük. O gece İnfazcı mı neydi öyle bir film vardı. Onu seyrederken koltuklarımızda uyuyakalmışız çok afedersiniz. Haftasonu yorgunluğu deliksiz uyku olarak geri döndü bize.

Sonuç; iyi arkadaşlar çok çok çok önemli, İstanbul çok çok güzel, Nuray'la Emre evlendi, Nazan'ın bebeği oldu, Meriç hamile, insan sevdikleriyle beraber mutlu.

4 yorum:

bahadir dedi ki...

UZUN AMA GUZEL BIR YAZI VE KESINLIKLE DOGRU

Kadın Tanımı
>
>Pakize Suda' nın Hürriyetteki köşesinden,
>
>Bütün kadınlar birbirlerini rakip olarak görürler. Birbirlerini
>kıskanmaları için aynı meslekten olmalarıyla da menfaatlerinin
> çatışması falan şart değildir. Ortalıkta kendilerinden başka kadınların
> da dolaşıyor olması, kıskanmaları için yeterli bir sebeptir. Yolu
>kadınların görev yaptığı bir yere, örneğin bir banka şubesine düşen bir
> kadın, gördüğü muameleden bunu şıp diye anlayabilir. Bütün kadınların
> mutlaka koşulacak şartları vardır. 'Seninle evlenirim ama...',
>' dediğini yaparım ama... ' Nedense bütün aşk şiirleri, en duygulu şarkı
>sözleri hep erkekler tarafından yazılmıştır. Çok duygulu oldukları
> söylenen kadınların bu sırada ne yaptıkları merak konusudur. Bence
> kadınlar o sırada diğer kadınları incelemekle meşguldürler. 'ne giymiş,
>ne takmış, benden güzel mi? Vs
>
> Erkekler (eğer ruh hastası değillerse) eşlerini çok yakın
>arkadaşlarından, akrabalarından, yani olur olmaz herkesten
>kıskanmazlar. Oysa kadınlar, hiç ayrım yapmaksızın, ömür boyunca,
> istisnasız her dişiden kıskanırlar kocalarını. Kendisinden 30 yaş büyük
> bir kadınla, sırf parası için evlenen pek az erkek vardır. Buna
>karşılık etraf, babası, hatta dedesi yaşında, ama mutlaka zengin
>erkeklere aşık olan (!) kadınlarla doludur. Hiçbir kadın çalıştığı
> yerde üstünün kadın olmasını istemez. Vallahi bunu ben söylemiyorum,
>anketler öyle diyor.
>
>Erkekler kadınlardan ilgi, şefkat, sevgi dışında pek bir şey
>beklemezler. Kadınlara bunlar asla yetmez, ilave olara k iki bilezik,
>bir yüzük gerekir çoğu zaman. Gelin-kaynana çekişmesinin fıkralara
>geçtiği ülkemizde hiç damat-kayınpeder çekişmesine tanık oldunuz mu?
>'Elti gemisi yürümez' diye bir söz vardır da neden bacanaklar için
> söylenmiş benzer bir laf yoktur?
>
> Evli kadınla ilişkiye giren çok az erkek vardır. Buna karşılık evli
> erkekle hiç düşünmeden ilişkiye giren kadın sayısı benim bildiğim,
>gördüğüm, duyduğum kadarıyla bir hayli kabarıktır.
>
> Erkekler bir araya geldiklerinde işten, politikadan, futboldan
>bahsederler genellikle. Kadınlar bir araya geldiğinde ise vay o anda
>orada olmayan diğer kadınların haline!
>
>Eşlerinden, 'yorgunum', 'Başım ağrıyor ' bahanesiyle mümkün olduğunca
> kaçan kadınlar, ortaya ikinci bir kadın çıktığı zaman aniden kocalarını
> çok sevdiklerini (!) fark ederler. Kocası tarafından aldatılan kadınlar
>genellikle boşanmak yerine, bir çocuk daha yapmayı tercih ederler.
>Tersi durumda ise erkekler kadınlar kadar akıllı olmadıkları için bunu
> gurur meselesi yapar ve kadını hemen boşamaya kalkarlar.
>
> Kadınlar evde akşama kadar istedikleri gibi yaşarlar. Ne karışanları ne
>de görüşenleri vardır. Erkeklerin akşamdan akşama geldikleri evlerinde
> pek de özgür oldukları söylenemez. Kendilerine durmadan oraya
> oturmaması, sigarasının külüne dikkat etmesi, ayakkabısını çıkarması
>hatırlatılır. Kadınlar akşama kadar kocalarının bilgisi dışında
>istedikleri arkadaşlarını misafir ederler. Oysa hiçbir erkek karısından
> izin almadan eve bir erkek arkadaşını getiremez. Hatta izin alarak
>bile. Ka dınlar her istediklerinde eşlerinden izin almadan annelerini
>ziyaret edebilirler. Erkekler ne haberli, ne habersiz, yanlarında
>eşleri olmadan asla annelerine uğrayamazlar.
>
>Kadınlar bütün ilişkilerinde hesap kitap içindedirler. Asla şeffaf
>değildirler. Hoşlanırlar, hoşlanmaz gibi davranırlar, isterler, istemez
> gibi yaparlar. Eşleriyle sorunlarını çözmede bedenlerini silah olarak
> kullananlar bile vardır.
>
> Vücutlarını göstermeye bayılırlar. Açık, dar, şeffaf, kısa giyerler.
>Sonra da ' neden bakıyorsunuz? diye sinirlenirler. Aslında amaçları
>baktırmaktır, ama bunu asla kabul etmezler. özgürlükten, rahatlıktan,
>medeniyetten falan söz ederler. Nereden biliyorsun, derseniz ben de
>kadınım oradan biliyorum.
>
>NOT: istisnalar kaideyi bozmaz.
>(Bence de b unu okuyan bütün kadınlar kendini istisna olarak kabul edecektir

özlem hanım dedi ki...

Açık konuşsana??????

Adsız dedi ki...

Daha iyisi şamda kayısı. Bahadır arkadaşımızı tebrik ediyor ve haftanın şık ve rüküşerine geri dönüyoruz.

Meric Pekcan-Butcher dedi ki...

Harikasin. o bebegi kaybettim gecen yil belki bunu da yazmak istersin bilmiyorum tabi yeterince magazin niteligi tasir mi senin icin