20 Eylül 2007 Perşembe

Silin facebook accountlarınızı özgür kalın...


Bugünlerde herkes kafayı "facebook"la bozdu. (Ben de dahil...) Ama o kadar saçma, o kadar saçma ki... Vampirdi, çikolataydı, biraydı derken herkes ne yapacağını şaşırmış durumda. Question is: "what's the point?"


* Facebook sayesinde belki yeni insanlarla tanışmıyoruz ama sosyalleşmeye yardımcı bir unsur olduğu kesin. Uzun süredir görüşmediğimiz insanların neler yaptığını az çok görüyoruz, bir yakınlık oluşturuyor otomatik olarak. Yıllardır görmediğim adamla iki mesajlaşsam ne olur ki falan diyebiliriz. Hiç belli olmaz. Beklentiler çeşitli. Çiftleşme beklentisi internette sosyalleşmeyi her zaman tetikleyen birşeydir. Uzak arkadaşlarla sevişmek yakın arkadaşlarla sevişmekten daha mantıklıdır. Aranızın pek iyi olmadığı adamları da ottu, boktu, margaritaydı, okşamaydı, dürtüklemeydi yumuşatma olanakları çeşitli. Canım kocam bu tuhaf uygulamanın iş hayatında da faydalı birşey olabileceğini düşünüyor. Ama açıkçası ben hafta içi ona buna yastık, patates atan bir adamla iş yapmak istemem. İş ortamlarında dikkatli olmak lazım sanki. Karizma her an yerle bir olabilir. Siz jedi vs. sith de level level gezerken bunun için ne kadar uğraştın derse biri verecek cevap bulamazsınız.


* Arkadaş listesi şişirmek önemli. Manalı bir kalabalık olmasına gerek yok. Arkadaşınızın arkadaşının eski erkek arkadaşını listenize eklemekte hiçbir sakınca görmeyin. Millet görsün uzun listenizi. "Vay be ne sosyal adam, ne çok arkadaşı var" desin. Amaç sosyalleşmek değil mi? Sosyalleşmek ya da sosyal görünmek ne farkeder? Sosyal görünmek de sosyalleşmenin bir yoludur.


* Dijital fotoğraf makinelerinin hayatımıza girmesiyle beraber arşivler şişti. Binlerce fotoğrafınız var. Seçin en karizmaları. Aslında karizmadan öte şeyler lazım "facebook"ta. Siz süper çıkmış olabilirsiniz ama geçin onu, yok mu Amsterdam'da, Venedik'te, ofisinizin en gelecek vadettiği köşesinde bir fotonuz?? Gösterin ne kadar süper bir hayatınız olduğunu, gösterin ne kadar süper bir tatil yaptığınızı. En çok siz gezdiniz. Kanıtları dökün...


* Çok gezmek başarılı bir hayatın belirtilerinden. İyi bir iş, şık bir ofis. Ama yetmez, evlilik, çocuk... Dökün bütün başarılarınızı. Özellikle eski erkek/kız arkadaşınıza göstermek istediğiniz çok şey yok mu?? Düğün fotoğrafları, karınızın/kocanızın/çok çok güzel kız arkadaşınızın en güzel fotoğrafları, sizi en çok severken fotoğrafları, en en romantik anlar. Çekinmeyin herkese gösterin aşk hayatınızın nasıl inanılmaz olduğunu...


Çok çok masum şapşirikler de var tabi. Ama onların da %90'ının ya işi yok ya da işlerini sevmiyorlar. %10 da benim içimde kalan son iyi niyet kırıntısı...

4 yorum:

daphnevega dedi ki...

Okudum içim rahatladı. Olmuyorum üye, direniyorum. Ol ol diyenlere de ara beni konuşalım ne gerek var diyorum. Aslına bakarsan anaokulundaki sınıf arkadaşlarım ne yapmışlar şu güne kadar, şimdi ne yapıyorlar diye hiiiç merak etmeden 20 sene geçirdiysem en az bir bu kadar daha geçiririm! :) Büyüklere Yonja=Facebook bana göre. Yazını çok gülerek okudum!:))

özlem hanım dedi ki...

Hastalık gibi birşey. Hiç bulaşmamak en iyisi... Bilinç altının çok enteresan hırsları pörtlüyor. Sosyolojik vaka:)

ömer hasançebi dedi ki...

Bu kadar güzel anlatılmazdı herhalde. buralar herkes aynı dertten muzdarip. bende facebook u anlamaya çalışıyorum.

özlem hanım dedi ki...

iltifatınız için teşekkür ederim.. facebook u dert gibi görmezsek bütün saçmalıklar sona erecek diye düşünüyorum.. eğlenceli bişey işte abartmayalım