14 Temmuz 2008 Pazartesi

Herkes sahneye... Tribünler ayakta...

İçimdeki fitneler fücurlar rahat durmuyor. Fiti fiti geziyorlar içimde. Ben aslında genel olarak (ben ve çevremdekiler tarafından) iyi bir insan olarak adlandırılırım, ya da bana öyle gelir. 11 temmuz benim doğumgünümdü ama benim tek derdim ismi lazım olmayan bir kişiyle doğumgünümü paylaşmamaktı. Yani "iyi" bir insanın doğumgünü hakkındaki tek planı nasıl "doğumgünümde onu görmek istemiyorum" olabilir ki? Gerisi ne olursa olsun. Aslında "29'u doldurmak" "30'dan gün almak" kavramları da çok sevimli olmadığından hakikaten doğumgünüm pek umurumda olmadı. Ben doğumgünümde Bursa'dan kaçtım. Çok da iyi yaptım. Cuma akşamı İstanbul'daydık. Şöyle bir düşünelim... Çok saçma, ben bir senedir İstanbul'a gitmemişim. Çok özledim tabi ki de. Ama acayip yabancı hissettim kendimi hayatımda ilk defa. Galiba ben 18 yaşımda Konya'dan İstanbul'a gittiğimde bile bu kadar yabancı hissetmemiştim kendimi. Bu ruh hali 2 saat içinde geçti. (Korkmayın:))
Cuma akşamı Ferdane'de "gay"ik muhabbetiyle, Cumartesi House Cafe'de "gay"ik muhabbetiyle, Cumartesi akşamı teknede "gay"ik muhabbetiyle, Pazar Gloria Jeans'te "gay"ik muhabbetiyle geçti diye özetleyebilirim aslında haftasonunu:) Ama haksızlık olur.. Bursalılara haksızlık olmaz onlar hakediyorlar, geçirdiğimiz güzel haftasonuna haksızlık olur..
Sahne-1
Mekan: Feribot
Oyuncular: Özlem, Bahadır, Gökşen, Köst (Aaaa Köst nerde? Feribotu kaçırmış yönetmenim.. Yerine kutusunu yollamış. "Ben gelinceye kadar onunla idare edin, yoldayım" diyor.)
İstanbul yolundayız. Ne güzel, ne güzel!! Feribotta Gökşen'le karşılaşıyoruz. Karnımız aç. Pizzalar, börekler, kekler, kahveler.. Bi ton İDO yalakalığı. Vır vır vır... Haftasonunun rengi belli oldu. Biz artık hoplayarak zıplayarak değil, konuşarak eğleniyoruz. Yaşlandıkça insanların çeneleri açılır falan ya öyle işte..

Sahne-1.5
Mekan: Taksi
Taksi şoförü Gökşen'e gerizekalı muamelesi yaptı:) Önemsiz bir sahne atılabilir.

Sahne-2
Mekan: Ferdane
Oyuncular: Özlem, Bahadır, Funda, Pampiş, Köst (alkışlar...)
Yan rollerde: Atakan, şortlu kız, pencereden bakan adam
Ferdane'ye gittiğimizde ben hala yabancılaşmamla cebelleşiyordum. Şortlu kız sahneye girdi. Bursa'da hiç böyle giyinen yok. Ve ben yaşlılar gibi kızdan gözlerimi alamadım:) Çok şeker, çok genç... Off ulan offf... Funda geldi, Köst geldi. Biralar geldi, bardaklar gitti.. Pek eğlenceliydi. Ben kardeşimin erkek arkadaşıyla garip bi mesaj trafiğine girdim. Bu da pek enteresandı:) Ferdane'yi kapattık eve yollandık. Çenemiz durmadı. İç iç anlat anlat.. Yarını düşünen yok. Dur biraz yarına halin kalsın diyen yok.

Sahne-3
Mekan: House Cafe-Ortaköy
Oyuncular: Özlem, Bahadır, Funda, Irmak, Köst, Bertan, Oya, Ceyar (öztürkçe meal; ufak jaguar:))
Kahvaltımızı yaptık. Hala mide bulantıları, baş ağrıları tam geçmemişti. House Cafe'ye girdiğimiz anda ben hepsini unuttum. Millet yeşil çay, limonata siparişleri vermeye çalışırken ben Miller isteyince zavallıların psikolojileri alt üst oldu. Amaaaan ölmiicez mi?? Yine geliyor biralar. Alkolizm uçurumunda keyifli hayatlar:) O geldi, bu gitti.. Kaç saat oturduk bilmiyorum, boş konuşmanın sınırları nasıl zorlandı hiç bilmiyorum, Irmak canını zor kurtardı kusura bakmasın artık:)

Sahne-4
Mekan: Kuruçeşme
Başrollerde: Bengisu, Tolga
Yan rollerde: Herkes işte...
Cumartesi Ortaköy sefasından sonra bi yemek yedik (İstanbul'a gidip Bursa'nın meşhur pideli köftesini yiyen gerizeka grubu olarak). Kuruçeşmeye doğru taksilere doluştuk. Ben zavallı ben nasıl yorgunsam takside 2 kere uyuyup uyandım. Hava nasıl bozuk, ben nasıl yorgunum, tekne beni nasıl tutar. Çok kaygılıyım. Nerdeyse şu gece bitse de gidip yatsak modundayım.

Cumartesi Bengisu'nun doğumgünüydü. Çok kral arkadaşımız Tolga sevgülüsüne sürpriz bir tekne partisi düzenledi. Sebebi ziyeretimiz bu. Teknenin önünde Bengisu'yla karşılaşma, duygu dolu anlar, meraba meraba derken uyku düşünmez hale geldim. Ama teknenin hareketleri hiç dostça değildi. Bu kadar huysuzluk belirtisi göstermeye başladığıma göre yapabileceğim tek şey biralara saldırmak, akışa kaptırmak. Neyse ki tekne açıldığı zaman sallanma falan kalmadı. Gece aktı, hem de nasıl...

*Çok eğlenceliydi
*Rol çalmayı sevmem ama bir şampanya da benim için açıldı (çok kibarsınız)
*Uzun süredir hiç böyle gülmemiştim hatta hiç böyle gülmemiş olabilirim çünkü bir saatten sonra gülmemizle eğlenmeye başladık. Çığlık atarak gülmek çok eğlenceli...
*Blog dünyasının gelişmesine katkılarımı görmek göz yaşartıcıydı. Mustafa ve Funda yolda...
*Boğaz tabi ki de mükemmeldi
*Fıkra canlandırması bombaydı

Aslında "anlatılmaz yaşanır" bir geceydi. Ana fikir; "önemli olan beraber olmak"tı. Arkadaşlar "fındık"tı, "fıstık"tı, "keyif"ti, "aman hayat ne güzel"di.







Sahne-5
Mekan:Hisar
Pazar günü bir numaralı kahvaltı mekanımız Hisar'a gittik. Sonrası aylaklık...

Final yine feribot, eve özlem, yorgunluk, Kevser, tavuk&bira... Veeee home sweet home...

Çoook çok eğlenceli bu haftasonu için herkese herkese içten teşekkürler, özel teşekkürler süpersonik ev sahipliği için Funda'ya, tekne fikri için Tolga'ya, enn bi mutlu yıllar dilekleri doğumgünü çocuğu Bengisu'ya... Ennn özür dilekleri yazamadığım her ana...






4 yorum:

hakkımda dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
özlem hanım dedi ki...

Tolga manyaaa niye sildin oğlum yorumu?? anlamayacağımı sandın di mi:) Zaten azıcık bir yorum alıyorum onu da silerseniz olmaz ki güzel kardeşim...

hakkımda dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
özlem hanım dedi ki...

ayıp oluyo ama:)