4 Mayıs 2009 Pazartesi

ibn-i hakem..

Pazar günü görev başındaydık. Google'a yakalanmamak için yazamadığım bir kulübün google'a yakalanmamak için yazamadığım bir aktivitesi vardı. Tam adını yazamasam da aktiviteden bahsedilebilir tabi. Çok eğlenceli aslında. Yarışmacılara 10 tane resim veriliyor. Bursa'nın değişik yerlerinden 10 resim, landmark diyebiliriz sanırım. Bilmem ne mezarlığının kapısı, bilmem ne çeşmesi falan. 2,5 saat içinde yarışmacılar arabalarıyla tanıyabildikleri yerlere gidip, orada dikilen zavallı hakemlerden kaşeleniyorlar. O hakemlerden biri de kocişti..





Dışarıdan görünüş tam olarak bu. Üzerinde hakem yazan bir adam bir sokakta 2,5 saat dikiliyor:) "Ne hakemisin abi sen?" sorularını sıkça duyduk normal olarak. Bizim dikildiğimiz yer Tezveren türbesiydi. Günün sonunda bize "çok şanslıydık, iyi ki de katıldık bu organizasyona" dedirten türbe. Tekkelerle türbelerle çok alakası olan bir insan değilim. Ama sonuçta birçok türbe gördüm, böylesini görmedim. Burası neşeli bir yer, çiçekli, kedili, çaylı, kahveli, güleryüzlü, muhabbetli bir yer. Çalışanların hepsi gülüyor. Geyikte, sohbette, çayda, börekte.. Bir teyze vardı, gelen bütün yarışmacıların resimlerine bakıp, onlara yardımcı olmaya çalıştı, çok hevesliydi. Ama yüz bulamadı pek..



Binası da, bahçesi de, içindekiler de hepsi çok şekerdi. Günün sonunda bu şekerliğin kaynağına ulaştık. Tezveren hazretlerinin torunu Hayrettin Tezveren'le tanıştık. 71 yaşında bir adam. Dinç, neşeli, konuşkan. Hoş adam yani. Kendini tanıtmadan önceki konuşmalarımız, Türkan Saylan hakkındaydı. Bakmayın benim böyle olduğuma burası benim deyiverdi, Tezverenin torunuyum ben. Kendini "ayakkabı sevdalısı" olarak tanımlayan bu adam sevda heryerde dedi, biz baktık öyle. Burada bağnazlık yok, hurafe yok, huzur yeri burası dedi. Biz tam anlamadık ama ne dese onaylamaya hazırdık zaten. İnsanı gözleriyle kucaklayan çok şeker bir adam hakikaten. Bursa'yı sevdiren eski evlerle dolu bir sokakta müthiş bir ortam yaratmışlar. "Burası hepimizin, sadece tapusu benim" iki lafından biriydi. Ve biz anladık ki, bir türbenin bahçesinde çay içilir, kahkaha atılır, başı açık oturulur ve kimse sizi kınamaz. Böylesi de olabilir, süper bir muhabbet sunabilirler size. Ve süper bir pazar..

10 yorum:

bahadir dedi ki...

çok büyük iş başardın koociş..organisazyonun can damarısın..sen olmasan kimse yarışamazdı desene..

özlem hanım dedi ki...

çok başarılıydın bebişkom gurur duydum..

cabeza de turco dedi ki...

ben turkiyeyi ozledim.. turbe falan isterim olsun cay icelim bahcesinde... gidecem yarin evin karsisindaki presbiteryen kilisesine o olacak... "i have some unmet religious needs" diyecem...

cabeza de turco dedi ki...

haa hakem sahane tabii buarada organizasyonunuz kim? he he ulama olmus burda

bahadir dedi ki...

sana otobüs beklerken hiç "sen neyin hakemisin birader" diye sordular mı cab...
çok zor çokk..

özlem hanım dedi ki...

berkaycım git valla mis gibi.. şarap da vardır orda. bizim gibi çaya talim etmezsin:) ikram ederler heralde di mi.. "ulama olmuş burda" ne demek hiç anlamadım. hakem şahaneydi, her zaman şahane.. evimin direği çocuklarımın babası organizasyonumun hakemi..

Tanya's dedi ki...

Bursayı özledim bende.

özlem hanım dedi ki...

ben de istanbulu özledim tanyacım:)

Tanya's dedi ki...

Değiştokuş yapalım mı?

özlem hanım dedi ki...

hehe ben bu haftasonu istanbuldaydım.. sen de gelseydin bursaya:)