19 Şubat 2008 Salı

dipnot

Ben kendimi tutamıyorum bişey daha diycem. Şimdi elimizde çok somut bir kanıt var ya: "Bu türbanlı hatunlar okuyacak doktor olacak, erkek hastalara bakmazlar. Oh my God, bitte schön!" Al sana tıp dünyasının çöküşü... Peki türbanı beyninde erkek doktorlar ne olacak?? Onların kadın hastalara bakıp bakmayacağını nereden bileceğiz?? Bence CIA'den FBI'dan destek almalıyız. Onlar beyin okumanın falan da bir yolunu bulmuşlardır. ÖSS kalkıyor ya yerine böyle bir sistem kurulabilir. Okuruz beyinlerini ortalamaların üstünde dindar olanları, Atatürkçülük, laiklik kavramları az gelişmiş olanları almayız üniversiteye.
Aslında türbanın serbest bırakılmasını ben de tam olarak isteyemiyorum arkadaşlar. Bu saatten sonra neler olabileceğini gerçekten bilemeyiz. Ben diyorum ki keşke hiç yasaklanmasaydı...

6 yorum:

Dikkat! biyo var ! dedi ki...

En başında yasaklanmasaydı bu kadar tahrik olmayacaklardı!

O yüzden bir yanım
Okusunlar ,fena mı diyor
bir yanım
Okurlarsa boku yeriz ülke olarak diyor!

keşke bloguma da bu kadar kısa yazabilsem ama elimden çıkınca ayarım kayboliyiiii

Adsız dedi ki...

Nuray mert yazisi radikalden bugun... zevkle okudum:
-------------------------------
Sevinmek mi lazım, kara kara düşünmek mi bilemiyorum, Türkiye'nin 'en' ekonomik liberallerinden Mehmet Altan, birdenbire 'sosyal vicdan' abidesi haline gelmiş. Hükümetin önüne 'Davutpaşa kriterleri' dikmiş, Tuzla Tersanesi'nde ölen emekçileri, gelir dağılımı adaletsizliğini, açlığı, sefilliği, Vatan gazetesindeki röportajında anlata anlata bitiremiyor. Çizdiği tablo doğru, eksiği var, fazlası yok da, tüm bunlar neden şimdi hatırlandı? Hükümetin ekonomik politikası ortada. Bu sadece bu hükümetin ekonomik programı da değil, yirmi yılı aşkın süredir Türkiye'ye dayatılan neo-liberal ekonomik politikalar. Bunlara karşı çıkanlara, yine 20 yılı aşkın zamandır 'Dinozor', 'Soğuk Savaş'tan kalma', 'Değiştirin bu kafayı' denmiyor muydu? Bunu diyenlerin başını Mehmet Altan gibi super liberaller çekmiyor muydu? Ne değişti? En önemlisi, bu konu, türban tartışmasının ortasına niye yerleşti?
Yıllar yılı, 'AB tartışmalarında her tür hak, özgürlük söz konusu iken, neden sosyal haklar ve bunlar etrafında örgütlenme özgürlüğü, iş güvenliği, çocuk işçiler konuları hiç yer almaz' der dururum. Özellikle, liberal AB'cilerin bir kere bile, 'Ya doğru, işin bir de bu yanı var' diyenini duymadım.
Yanlış anlaşılmasın, önem hiyerarşisi de yapmıyorum. Bana göre, sosyal haklar birincildir, başkasına göre başka haklar, özgürlükler önceliklidir, olabilir. Diğer taraftan, bırakın liberalleri, kendini solda tanımlayanlar da, kendilerini, tabii ki, mevcut iktidarı sadece sosyal politikalar konusunda eleştirmekle sınırlamak durumunda değiller.
Mevcut iktidarın ülkeyi muhafazakârlaşmasından tedirginlik duyulabilir, özgürlüklere temel yaklaşımından rahatsızlık duyulabilir. Konu, muhafazakâr değerlere gelince muhalefet de bu konuyu eleştirilerinin merkezine alabilir. Tüm bunlarda anlaşılmayacak, yadırganacak bir şey yok.
Benim garipsediğim, yadırgadığım, iş gelip türbana dayanınca, dün sorun olmayan, itiraz edilmeyen şeylerin yedek lastik gibi ortaya çıkarılması.
İktidar partisi, nasıl başka konularda göstermekten çekindiği dirayeti, cumhurbaşkanlığında, türbanda göstermekten imtina etmeyip, sertleştikçe sertleşiyorsa, farklı çevrelerden muhalefet edenlerin de, yine iş türbana gelince, başka konularda göstermedikleri direnci göstermeye başlaması, dikkat çekmeyecek gibi değil.
Türkiye'nin ana meselesi 'türban' mıymış, 'yeter'miş, bu mesele herkesi daraltmış, bunaltmış, boğmuş, sıkmış, bezdirmiş. Beni herkesten çok bezdirdi o başka. Ama madem bu mesele o kadar önemli bir mesele değil, neden üniversiteye giren insanların başörtüsü takmasının serbestleşmesi kadar 'sıradan' bir mesele bu kadar kıyamet koparıyor?
Hemen söyleyeyim, çünkü 'türban' sıradan bir konu değil, ardında derin ayrışmalar var. Hal böyleyken, iktidar partisini destekleyenler 'özgürlük' dedikçe iş iyice bulaşıyor. Gelin samimi olun, bu bir özgürlük
veya sadece bir özgürlük meselesi değil, bırakın 301'i ve genel özgürlükleri, türban özgürlüğü diye ortalığı kasıp kavuran Vakit gazetesi gibi yayın organlarının, özgürlükten ne anladığını biliyoruz. Daha düne kadar Mehmet Ağca'yı, Trabzon'daki rahibi öldüren katili temize çıkarmaya çalışıyorlardı. O nedenle, iktidar partisi ve çeveresindekiler de, artık, 'Biz muhafazakâr partiyiz, tabanımızın bir talebini gerçekleştirmeye çalışıyoruz' deseler daha inandırıcı olurlar. Diğerleri de, 'Kemalist' gözükmemek için bin dereden su getireceğine 'Evet, türban kırmızı çizgimizdir' deyip içlerini dökseler, kıvırtmaktan vazgeçseler
Türkiye'de kimin ne dediği daha iyi anlaşılır.
Medyaya yansıyan adıyla, bir kez daha bozulan 'muhafazakâr-liberal ittifakı' denilen şey zaten başından, samimi olanları için biraz zoraki evlilik, bazıları için entellektüelize edilmiş çıkar birliğinden başka bir şey değildi. Taraflar halen samimiyet işaretleri vermediği için, ben bu zoraki evliliğin henüz sonuna gelmediğimizi düşünüyorum. Şimdi birbirlerine girerler, yarın yeni bir sahneye yeniden birlikte çıkarlar, nitekim 2001 yılında da, 11 Eylül tartışmalarında benzer bir kavga yaşanmıştı.
O gün, İslami kesimi neredeyse 11 Eylül'ü yapanları desteklemekle suçlayanlar, üç gün sonra, aynı insanları demokrasi kahramanı, solculardan daha solcu ilan etmekten çekinmediler. Merak etmeyin, sular biraz durulursa aynı şey olacak.

Adsız dedi ki...

biyonun yazısını okudum.
tartşılcak çok yönleri vardı.Maile uzandım yazayım diye.çıktı alıp bida okudum evet dedim ya evet
Bu yüzden bu haldeyiz biyo haklı.

neden herşeyi en geç keşfeden ben oluyorum:(
daha önceden tıklamadığım bikere tıklayıp ooo bu yazılar bitmez deyip çıktığım biyonun hastası oldum şimdi
Önyargı azizim önyargı

İlkay

özlem hanım dedi ki...

görürsem söylerim ilkaycım:)

Adsız dedi ki...

ne bu ya tanımadığınız insanlar için yorum yapma ve birilerine bişeyleri yasaklama hakkını nerden aldınız siz türbanlı doktor erkek hastay bakmazmış tıp dünyamız her gün yeni bir çete operasyonu ile sarsılırken komik yorum doğrusu ayrıca bu memlekette türbanlı olduğu için doktor odasından kovulan hastalar var sizin hayal dünyanız paranoya üretiyor diye insnlara zülmetme hakkınız mı var şimdi gidin tedavi olun ve bu toprağın inançları ve kültürüyle barışın bu ülke sizin gibi beyinsizler yüzünden bir asırdır kaybediyor yapmadığınız tahrik kalmadı nerde ne olayı ne taşkınlığı çıktı olay çıkarsa yine solcu maarifetiyle çıkıyor solculıkla şirretlik aynı anlama geliyor artık bu topraklarda birbirini bile anlayamayan bir araya gelmeyen insablarsınız işte bu kadar geniş ve zengin bir insan mozaiğini anlamanız mümkün olamaz

özlem hanım dedi ki...

sayın isimsiz kime diyorsunuz bunları??????