12 Ağustos 2008 Salı

Gezegendeki son gemiye binip çek git...

"Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim bey.. Sen mi büyüksün? Hayır, ben büyüğüm ben Yaşar usta..." eşliğinde gözlerim dolu dolu gecenin 3.40'ında efendi gibi bilgisayarın başında kahvemi içiyordum. Telefon çaldı. Aslında alarm çaldı. Saygıdeğer kayınvalideciğimin evinin alarmı.. Kendileri tatildeler, bu demek oluyor ki sorumluluk bizde. Eee?? Birinin alarmı çaldığında ne yapılır? Çok anlamsız bir durum. Polisi falan arayamazsın, bıkmışlar yanlışlıkla çalan alarmlardan. Çağırsan da muhtemelen gelmezler. Gerçi benim köylüler ot yakıyorlar, zeytin ağaçlarına birşey olacak diye jandarma aramışlığım var yani, sorumlu sorunlu menapoz teyze hesabı.. Neyse işte biz üzerimize düşeni yaptık. Gittik evin etrafında içinde çeşitli turlar attık. Bahadır içeri ayakkabısıyla girdi, annesi görse öldürürdü. Bilenler bilir:) Ben kirpi gördüm. Komşunun köpeği ödümü patlattı. Eve geldik. Bahadır yatağa hopladı. Ben kaldım şimdi öyle.. Eve gelinceye kadar alarmlarla olan hesaplaşmamı bitirdim. Alarm sadece acemi hırsızların elini ayağını birbirine dolaştırır başka da bir işe yaramaz. Saat beşe yaklaşırken uyumayan birçok insan gibi kendimle hesaplaşasım var. Ama bu hesaplaşma da bir sonuç getirmez biliyorum. Hesap kitap bu yaşıma geldim. Hala canı istediğinde uyuyan, sabah kahvaltısında magnum yiyen, gittikçe foka benzeyen bir organizmayım. Ne var ya?? "Ben büyüğüm ben..."

Hiç yorum yok: